Gavur
falan filan hikaye…
Sizin gibiler varsın İzmir’i gavur olarak bilsin. Ama gidip kardeşliği,
dostluğu, başkasının yüzüne atılan tokadı kendi yüzünde hissedecek kadar
delikanlı İzmir’den öğrensin.
Dağdan ineni davul zurnayla karşıla. Yaralı askeri otobüsle yolla. “Çok da şeyimdesin” der gibi. Evine
dönen gazinin biletini ise komutanları alıyor. Allah razı olsun. Karakola
bakıldığında ise karakol değil, koyunların barındığı ağıla benziyor. Sözde biz
buradayız hesabı. Orada askerlik yapan genç en fazla 12 aylık askerdir. Ama on
sene boyunca o dağları didikleyen terör örgütü elemanı ise adım başı ayağına
takılacak çalılara kadar ezberlemiştir oraları. Sen gel, daha ilk defa eline
silah almış gençleri sür onların önüne. Ne de olsa analar bol bol doğuruyor.
Telefonlarımız dinleniyor; ülkenin futbol şikesini ifşa etmek için. Terör
Örgütünün telsizleri de dinlensin. Ne güzel yaka paça yakalarsınız. Ama yok. Başbakan röportaj yapılmadan önce soruları
gazetecilerden alıyor. Gazeteci, eğer hayatını işsizler tayfasında geçirmek
istemiyorsa Başbakanı zor durumda bırakacak sorular sormamalı. Sorular üzerinde
düşünülüyor. Sonra basın karşısına çıkılıyor. Yani bizim televizyonda
gördüğümüz kapıdan çıktığında gazetecilerin sorularını yanıtlaması falan tamamen
kurgu. Kimler soru soracak, sıraları belirleniyor. Sonra kameralar açılıyor, gelip
sırasıyla sorular soruyorlar.
2300 yıl kadar önce yazılan Platon’un “Devlet”
kitabını yediden yetmişe herkes okumalı. Zaman değişmedi, her şey aynı. O
zamanki düzenden, bugüne kadar. Söylemekten vazgeçtim, artık düşündüğümüz de
suç oluyor. Nasrettin hoca kızını suya göndermeden önce dövüyor. “Testiyi kırdıktan sonra dövmemin ne anlamı
kalır ki?” diyerek… Şimdi yolda yakalayıp bizi dövmeye de başlamak
üzereler. Herhangi bir suçumuz olmadığı halde. “Neden dövüyorsunuz?” diye sorarsak; “Bize muhalif olduktan sonra dövmenin anlamı olmaz.” diyecekler.
Ekmek bulamayan pilav yesin. Adam neden gidip iki puaça çalıyor ki? Gidip bir
cemaat evinin kapısını çalsaydı, doyururlardı karnını. Verilen 12 yıl hapis cezası
puaça çaldığı için değil, cemaate
uğramadığı için. Yani tinerci olduğu için…
İzmir kadar birlik şehri yok ülkede… Yayılsın bu insanlık şelalesi. Üç kuruşa
tenezzül etmesin kimse, yardıma koşsun. Söz konusu gavurluksa, size küçük bir
örnek vereyim; “Şimdiye kadar 100 den
fazla firmada çalıştım. Bir o kadar da patronum oldu. Bunlardan bir tanesi
sahiden gavurdu. Ama onun kadar işçisine sahip çıkan, hakkını zamanında ödeyen.
İşçisinin aile sorunlarına kadar ilgilenen bir tane patron görmedim.”
Gavur örnek olsun müslümana. “Müslümanım”
diyenin, Müslümanlıktan haberi yok. Cat Stevens, yani nam-ı değer Yusuf İslam
durumu şöyle izah ediyor:
“Müslümanları görseydim Müslüman olmazdım, iyi
ki İslamı Kur’an’dan öğrenmişim. İslam bağnaz bir din değil, tamamen bağnazlara
karşı bir dindir aslında, fakat bugünün müslümanları ki ben onların müslüman
olduklarına inanmıyorum, gözleri kandan başka bir şey görmeyen, islama
ırkçılığı ve siyah perdeyi koyarak islamın hoşgörüsünü yıkan ve kendilerini kul
olarak sanan ibadet düşkünlerine hiç inanmadım, ben sadece Kur'ana inandım, ve
İslam'ı seçtim.”
İşte “Müslümanım”
diyenler biraz Müslümanlığını yoklasın. İğne hafif kalır. Çuvaldızla yoklasın.
Çok ucuz. 3-5 liraya almayanı dövüyorlar.
Servet SAYGINOĞLU - İzmir Gavur, Kalan 80 İl Müslüman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder