Zamansız olur hepsi, her yaşam bir gün bitecektir,
engel olabilme şansımız olmaz ama uzatmak ya da uzun olması için elimizden
gelen bir şeyler vardır. Sigara içmemek, alkol kullanmamak, spor yapmak,
dengeli beslenmek, özellikle HORMONSUZ besinler tüketmek gibi…
“Zamanı yendim” diyen insanın alnı değil, her yeri öpülür. Zamanla güzelleşenlere laf yok tabi, çünkü ilerleyen zaman; verdiği güzelliği fazlasıyla geri alıyor. Biz sadece seyircisi olarak kalırız. Yönetmek çoğunlukla bizim elimizde, yani zamana oynamak… Saat hiçbir zaman durmaz. Saate göre kendini ayarlayan insan pekâlâ başarılı işler yapabilir.
Herkes gelir ve geçer dünyadan… Kimilerinin kırkı dolmadan unutulur, kimileri de hatırlandıkça kıymetlenir; Örnek; Sokrates ve saz arkadaşları olan Platon, Glaukon, Aristo ve daha birkaçı… Kısacası felsefenin güneşleri... 2400 yıl kadar önce yaşayan insanlar, bıraktığı eserler, düşündükleri halen okunup yayınlanmakta ve ders olarak verilmektedir. Neydi önemli olan?
Faydalı eserler bırakmak…
Evlenip yuva kuran insanın en önemli amaçlarından biridir neslini sürdürmek ama kalıcı şeyler bırakmayanlar kısa sürede unutulurlar. Büyük bir çoğunluğumuz şayet bir eser, hayrat vs. bırakmamışsa; dedemizin babasının ismini bilmeyiz. Açık ve gerçektir. Bıraktığı bir şeyler varsa, özellikle üzerine ismini yazdığı bir eseri varsa yaşam içerisinde daima hatırlanır. Yüzyıllar öncesinde yaşayanları hatırladığımız gibi, Mevlâna’dan Fatih’e, Atatürk’e, Napolyon’a, İskender’e ve daha onlarcasını hatırlarız. Büyük usta Müşfik Kenter yurdumuzun tiyatro ve sinema hayatına yaşadığı sürece katkılarda bulundu, öğrenciler yetiştirdi, yol gösterdi, yazdı, oynadı ve yönetti… Ruhu şad, mekânı cennet olsun… Gün gelecek ve unutacağız ama adı sonsuza kadar yaşayacak.
Sen insanoğlu,
En az bir eser bırakmak için yaşa ki;
Adının yazıldığı tek yer, mezar taşın olmasın…
Çalışan, çabalayan insan; emeğinin karşılığını gördüğü sürece yaptığı her işten keyif alır ve can sıkıntısını unutur. Bir şeyler yapmaya çalışın, normal günlük çalışmanın haricinde… Bir müzik aleti olur, resim çizmek olur, dil öğrenmek olur. Ne bileyim çok şey var. Uyurken yaşamayız. Güzelim 24 saatlik günün 10 saatini ya da 8 saatini yastığa bağış yapmanın iyi yanını gören yok. Bunun için mutsuzluk var, can sıkıntısı var, bezginlik var, insanlara sataşma var, birilerinin keyfini kaçırmak var, arkasından konuşmak var, züğürt misali zenginin malından bahsetmek var… Daha neler var…
Eşek de akşama kadar yük taşır ve ahıra girer girmez kısa bir süre sonra uyur. Farkımız olsun, olmalı.
Servet SAYGINOĞLU – En Azından Adın Kalır
“Zamanı yendim” diyen insanın alnı değil, her yeri öpülür. Zamanla güzelleşenlere laf yok tabi, çünkü ilerleyen zaman; verdiği güzelliği fazlasıyla geri alıyor. Biz sadece seyircisi olarak kalırız. Yönetmek çoğunlukla bizim elimizde, yani zamana oynamak… Saat hiçbir zaman durmaz. Saate göre kendini ayarlayan insan pekâlâ başarılı işler yapabilir.
Herkes gelir ve geçer dünyadan… Kimilerinin kırkı dolmadan unutulur, kimileri de hatırlandıkça kıymetlenir; Örnek; Sokrates ve saz arkadaşları olan Platon, Glaukon, Aristo ve daha birkaçı… Kısacası felsefenin güneşleri... 2400 yıl kadar önce yaşayan insanlar, bıraktığı eserler, düşündükleri halen okunup yayınlanmakta ve ders olarak verilmektedir. Neydi önemli olan?
Faydalı eserler bırakmak…
Evlenip yuva kuran insanın en önemli amaçlarından biridir neslini sürdürmek ama kalıcı şeyler bırakmayanlar kısa sürede unutulurlar. Büyük bir çoğunluğumuz şayet bir eser, hayrat vs. bırakmamışsa; dedemizin babasının ismini bilmeyiz. Açık ve gerçektir. Bıraktığı bir şeyler varsa, özellikle üzerine ismini yazdığı bir eseri varsa yaşam içerisinde daima hatırlanır. Yüzyıllar öncesinde yaşayanları hatırladığımız gibi, Mevlâna’dan Fatih’e, Atatürk’e, Napolyon’a, İskender’e ve daha onlarcasını hatırlarız. Büyük usta Müşfik Kenter yurdumuzun tiyatro ve sinema hayatına yaşadığı sürece katkılarda bulundu, öğrenciler yetiştirdi, yol gösterdi, yazdı, oynadı ve yönetti… Ruhu şad, mekânı cennet olsun… Gün gelecek ve unutacağız ama adı sonsuza kadar yaşayacak.
Sen insanoğlu,
En az bir eser bırakmak için yaşa ki;
Adının yazıldığı tek yer, mezar taşın olmasın…
Çalışan, çabalayan insan; emeğinin karşılığını gördüğü sürece yaptığı her işten keyif alır ve can sıkıntısını unutur. Bir şeyler yapmaya çalışın, normal günlük çalışmanın haricinde… Bir müzik aleti olur, resim çizmek olur, dil öğrenmek olur. Ne bileyim çok şey var. Uyurken yaşamayız. Güzelim 24 saatlik günün 10 saatini ya da 8 saatini yastığa bağış yapmanın iyi yanını gören yok. Bunun için mutsuzluk var, can sıkıntısı var, bezginlik var, insanlara sataşma var, birilerinin keyfini kaçırmak var, arkasından konuşmak var, züğürt misali zenginin malından bahsetmek var… Daha neler var…
Eşek de akşama kadar yük taşır ve ahıra girer girmez kısa bir süre sonra uyur. Farkımız olsun, olmalı.
Servet SAYGINOĞLU – En Azından Adın Kalır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder