Gelin biraz sohbet edelim. Lakin ben konuşayım siz
dinleyin. Arada bir “Hı hım” “Yaa”, “Öyle mi?” gibi şeyler deseniz yeterlidir.
Şaka gibi. Gerçek olan ne peki? Sormayım gitsin. Aramıyorum dediğim zamanlarda bile gerçeği arayanım. Düşünmem diyorum ama dediğim anda bile düşünüyorum. Uyumadığım sürece sürekli düşünüyorum. Bu işin içinde bir şey olmalı diye düşünüyorum. Düşünmem lazım. Ben yalnız adamım. Yerin altındayım. Bugün yaşadığı ile öldüğü adına hiç kimsenin fikrinin olmadığı. Ev arkadaşım olmazsa "Bu çocuk yaşıyor mu? Nedense çoktandır sesini duymuyoruz." diyen bir tane adam çıkmaz. Yer altındaki insanlarla aynı sokakta değiliz. Herkesin kendi dünyası, kendi kuyuları var. Orada mutlular. Kalabalık caddelerden olabildiğince geçmem. Tenha yollardan giderim. Bazen de en kalabalık arasından güya "yalnızlık hissetmemek" için "etrafımda yüzlerce insan var" demek için geçerim ama sorun şu ki hiç biri beni tanımaz bende onları tanımam. Öyle garip bir şey.
Şaka gibi. Gerçek olan ne peki? Sormayım gitsin. Aramıyorum dediğim zamanlarda bile gerçeği arayanım. Düşünmem diyorum ama dediğim anda bile düşünüyorum. Uyumadığım sürece sürekli düşünüyorum. Bu işin içinde bir şey olmalı diye düşünüyorum. Düşünmem lazım. Ben yalnız adamım. Yerin altındayım. Bugün yaşadığı ile öldüğü adına hiç kimsenin fikrinin olmadığı. Ev arkadaşım olmazsa "Bu çocuk yaşıyor mu? Nedense çoktandır sesini duymuyoruz." diyen bir tane adam çıkmaz. Yer altındaki insanlarla aynı sokakta değiliz. Herkesin kendi dünyası, kendi kuyuları var. Orada mutlular. Kalabalık caddelerden olabildiğince geçmem. Tenha yollardan giderim. Bazen de en kalabalık arasından güya "yalnızlık hissetmemek" için "etrafımda yüzlerce insan var" demek için geçerim ama sorun şu ki hiç biri beni tanımaz bende onları tanımam. Öyle garip bir şey.
"Seni anlıyorum" diyen insanların çoğu
anlamıyordur seni. Bir teselli cümlesi olmuştur bu. Herkes kendi çapında
kandırıyor birilerini. İş kendilerine gelince aynaya bakma cesaretleri olmuyor.
Cevap veremeyeceğini bilerek soruyorum; “Ağlarken aynaya bakabilme cesaretin
var mı?” yorulma, ben senin yerine vereyim cevabı. “Yemiyor.” İşte böyle dürüst
olalım. “Kaybettiğimiz bir şey var mı?”
“Yok.” Süpersin, böyle devam et. “Hıyarlık yaptım ve mutlu oldum” diyen kişinin mutluluğu ne kadar sürer?” Cevap: “Cümlesi bitene kadar sürer.” Sonrası mı? Gel sana bir şey anlatayım. Eğlenilecek insan vardır, evlenilecek insan vardır. İnsanları her alanda ayrı bölümlere ayırırlar ya, ben de burada ikiye ayırdım. Bir alanda inceleyeceğiz. Sek sek oynasınlar. (Tabi bu işin esprisi) Eğer bir insan adına ciddi düşünüyorsan flört dönemi bir aydan fazla sürmemelidir. “Neden mi?” düşünsene bir insanı her yönüyle tanıdığını. Her yönüyle tanıdığın birinin senin için gizemli ya da sürprizli bir yönü kalır mı? “Kalmaz” Sevgililik dönemleri 5 yıl sürenler görüyorum. 7 yıl sürene rastladım.
“Yok.” Süpersin, böyle devam et. “Hıyarlık yaptım ve mutlu oldum” diyen kişinin mutluluğu ne kadar sürer?” Cevap: “Cümlesi bitene kadar sürer.” Sonrası mı? Gel sana bir şey anlatayım. Eğlenilecek insan vardır, evlenilecek insan vardır. İnsanları her alanda ayrı bölümlere ayırırlar ya, ben de burada ikiye ayırdım. Bir alanda inceleyeceğiz. Sek sek oynasınlar. (Tabi bu işin esprisi) Eğer bir insan adına ciddi düşünüyorsan flört dönemi bir aydan fazla sürmemelidir. “Neden mi?” düşünsene bir insanı her yönüyle tanıdığını. Her yönüyle tanıdığın birinin senin için gizemli ya da sürprizli bir yönü kalır mı? “Kalmaz” Sevgililik dönemleri 5 yıl sürenler görüyorum. 7 yıl sürene rastladım.
Evlendikten bir hafta sonra aldatmaya başladılar. Neden
mi? Çünkü birbirlerini her yönüyle tanıyorlardı. Evlendikten sonra sadece yaşadıkları
değişiklik cinsel hayatlarıydı o da kısa süre sonra söndü. Ciddi düşünülecek
insanla muhabbeti uzun tutarsan olan sana olur. Çünkü flört döneminde her iki
kişi de birbirlerini mutlu etmek adına yapmadıkları şebeklik kalmaz. Nikah
masasına oturduktan sonraki gün herif eve gelir gelmez tv karşısına geçer, evin
hanımı komşu ile muhabbet ediyordur. Sonra başlarlar; “Eskiden ne iyiydi
muhabbetimiz.” “Keşke bekar olsaydım”, “Keşke hiç evlenmeseydim” gibi sözler
söylerler. Kardeşim keşkelik bir durum yok. Böyle şeylerde biraz da olsa
ileriyi görmek lazım. Mantık değil ya, kalbinle düşün. Neyin pişmanlığından söz
ediyorsun. “Anı yaşamak” olaylarından bahsedenler görüyorum. Gülmekten
yatıyorum yerlere.
Neyin derdindesin? Anı yaşadıktan sonra karnın acıkacak
ama, nasıl doyuracaksın. Sevdin, aşık oldun ne güzel. Ee sonrası? Eve ekmek
getirme zamanı “Öğrenciyim” der. Kimin dötüne güvendin peki? Dünyada insan mı
kalmamıştı? Daha doğrusu bugün birini istiyorsan elinde fırsat yoksa illaki
senin olacak diye bir kaide yok. Beklemeyi bileceksin. Bugün ona gönlün akarsa,
yarın zamanı geldiğinde yani ekmeğini işini aşını kurduğunda mutlaka gönlün
birilerine akacaktır. O zaman işte tam zamanıdır. Kaçırmayacaksın, gerekirse
dünyayı al karşına. Bir bayan için de aynı şeyi düşünelim. Bugün eğer bir
öğrenciyse hiçbir şekilde ilişki türü şeyler kurmaması gerek. Yaradan, kalp
kırıklığından, mukabele görmeme gibi kederlerden, kıskançlıktan başka neye
denir ilişki?
Önce okulunu bitireceksin. Henüz süt kokan ağzınla gidip
bir erkeğin ağzını öpmeyeceksin kardeşim. Önceliklerin olacak, ideallerin
olacak, hedeflerin olacak, özel hayat dediğin bunlardan sonra gelir. Çünkü özel
hayata vakit ayırmak için kendini rahat hissetmen lazım. Yani hata yaparsan
bedelini sadece kendin çekebileceğin bir konumda olman lazımdır. Gerekirse
sevdiğin için ailene rest çekeceksin. Önemli olan senin mutluluğundur. Ama ama
ama ailene rest çekebilecek kadar hayatını idame edebiliyor durumda olman
gerek. Acele etme dostum. Yapman gerekenleri sadece yapılması gereken zamanda
yap ve cezasını çekeceksen, başucunda kimse olmadan, yani baba evine dönme
korkusu değil de, kendi maaşında geriye kalan hayatını tek başına sürdürecek
kadar durumun olduğunda yapacaksın. “Her şey zamanında güzeldir.” Diye bir sözü
hatırladık. Hah işte o sözün yeri ve zamanıydı, ondan şeyettim değil, söyledim.
Hadi sen bizim çayları bir tazele, boğazım kurudu.
İşte böyle.
İşte böyle.
Servet Saygınoğlu – Mesele bu yeğen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder