17 Mart 2012 Cumartesi

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!

Hey gidi Çanakkale. Acemi birliğimi yaptığım yer. Ağrı gibi bir şehirde dünyaya gelmiş olmama rağmen Çanakkale’nin o sert esen soğuk rüzgârına yenilerek 40.1 e çıkan ateşimle yatalak hasta olmuştum. Meşhur “İt durmaz tepesi” Ömür boyu unutmam orasını, bir tane düz ağaç göremezsiniz. Rüzgâr sadece kuzeyden eser orada. İnsanın içine işler, deler geçer gibi. Gezi olarak götürmeyecek olsalardı bizzat kendim gidecektim şehitliğe. Merak ettim çünkü yıllarca. “Acaba nasıl bir yerdir?” diye. Nasip askerlik zamanında gitmekmiş.

Mezarlıklar, mevziler her şeyi gördüm orada. Atatürk’ün saatine merminin çarptığı yeri de. Mezarların tabelalarını okumaya başlayınca her memleketten gençlerin isimleri vardı. Kürtü, türkü, lazı, çerkezi, alevisi, sünnisi ve binlerce dilden, dinden ve ırktan insanlar… Ben orada sadece vatan için, namus için mücadele edenlerin mezarlarını gördüm. Ne çileler çekmişler, kaç gün yaralı kalmışlar, “Çanakkale içinde, bir kırık servi, kimimiz nişanlı, kimimiz evli.” diye geçiyor şiirde. Anadan, yardan vazgeçtiler. Acı çektiler. Şimdiki gençlerin parmaklarında küçük bir sıyrık olsa öper ağlarız neredeyse. Onlar neydi peki? Seyit onbaşı, 270 küsür kiloluk top mermisini taşıdı sırtında.

Şimdiki insanlara bakın bir de… Aynada kendinize bakın, caddelerde yürürken insanların yüzlerini seyredin. Kimin ne kadar derdi var? Ne kadar sorunu var? Şimdiki genç kızlardan kaç tanesi savaş olsa sevdiğini gönderir gururla? Çanakkale deyince yutkunan insanlardanım! Fırsatınız olup da, ömrünüzde bir kez dahi olsa gidip görmez ve kendinize tokat atarak uyanmazsanız eksiksiniz, eziksiniz demektir. Mekânları cennet olsun.  İnsanlığa kısa bir öğüdüm vardır; Nankör olma! Bugün yatağımızda huzur içerisinde uyuyabiliyorsak onların sayesindedir. Onlar gibi olmaya çalışın demiyorum. Onları utandırmayın yeter. En azından “Kimler için savaştık?” diye sızlamasın kemikleri.

Servet Saygınoğlu - Çanakkale Geçilmez!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder