Doğar
doğmaz ebesini gören bir canlının, üstesinden gelemeyeceği hiçbir iş yoktur.
Yeter ki istesin. Kaybetmek, umutsuz olmak, hastalanmak, batmak, çıkmak,
savrulmak, aşık olmak, terk edilmek, darbe almak, acı çekmek, feleğe çomak
sokmak, kumandanın ya da telefonun üzerine oturmak... -bazıları kedinin üzerine
bile oturuyor.- Bunların hiçbirine yabancı değiliz. Bahsettiğim şeylerden
herhangi biri bugün gelmezse yarın gelecek, ya da ertesi gün. Belki de şimdi...
Kaçış yok. Bize vız gelir. Açalım daima kollarımızı, kapanmanın hiçbir anlamı
olmamıştır. Paslanmaya lüzum yok. Hayat, neye layıksak onu getiriyor. Kötü bir şey
getirdiğinde üzülüyoruz, ağlayıp zırlıyoruz ama o
da geçiyor. Unutmasak bile bir süre sonra ağlayacak kadar önemli olmadığını
anlıyoruz. Nazan Öncel, o sözü
hepimizin gelmişine geçmişine yazdı. Ne demişti? "Hay hay, buyursun
gelsin." Aç kollarını, gözlerini, ufkunu, gönlünü… Geleceği olan zaten
izin istemez. Sende iyi olacağını bildiği için gelir. Sen kötü olarak bilsen de…
Servet SAYGINOĞLU - Hay Hay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder