Arada
bir alınıyorum sana. Bu durum senden soğuduğumu düşündürmesin. İlgine ihtiyacım
vardır, biraz daha yakınlık istiyorumdur. Ama sen üzülüp duruyorsun. Bu kez
bende yoktan yere üzülüyorum. İşte bütün mesele buydu: "anlaşılmak".
Ben, seni üzmek için alınmam. Bir kez sarılsan geçecek aslında. Düşünemiyorsun.
Sonra yoktan yere kafa kafaya verip, Hakan Taşıyan'dan "Hazin
geliyor" şarkısı dinler hale geliyoruz. Biliyorsun, bu haller bize
yaramıyor. İstedikten sonra sarılmanın bir anlamı kalmaz.
Hani bir nevi evine misafir geldiğinde "Yemek yiyor musun?" diye
sormak gibi. Misafire böyle bir soru sorulmaz. Yapman gereken: Sofrayı kurup
misafiri davet etmektir. Buradaki mana şu: Sen ona böyle bir soru sorduğunda
"ağzımla isteyeceksem, neremle yiyeceğim?" deyimi ile cevap verirse
şaşırma... Yani anlayacağın; bana sarıl diyemem, ilgine ihtiyacım var diyemem,
beni anlamaya çalış diyemem. Senin içinde öyle bir “his” yoksa "biz"
diye bir şey yoktur zaten. Beraber yürüyemeyiz bu yollarda…
Servet Saygınoğlu – Beraber Yürüyemeyiz Bu Yollarda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder