Müzik dinleyen insanın duyguları vardır mutlaka. Müzik duygulara hitap
eder, müziği sevmeyen insanın duygular namına hiçbir şeyi kalmamıştır. Müzik dinleyince
mutlaka bir yerlere gideriz, anda kalmamıza en çok engel olan durumlardan
biridir, diye düşünüyorum. Çünkü müziği dinleyen insan içinde bulunduğu an
üzerine düşünüp duygulanmaz, geçmişe doğru gider ve orada mutlaka karıştırdığı
bir şeyler vardır, onlara yeniden dokunur, adeta gözü açık uyur. Müzik biter ve
hayat yeniden devam eder. “Olduğumuz yerde değil, düşündüğümüz yerdeyiz.” Bundan
yana sıkıntı yok, içinde bulunulan hücreyi bir gül bahçesine benzetmek de, gül
bahçesini hücre olarak görmekte zaten düşüncemizde değişiyor. İnsan kendini
keşfetmemek için çok uğraşıyor, kazık yemeden bir şey öğrenemiyor, dinlenen şey
unutuluyor, yazılan biraz akılda kalıyor, yaşanan unutulmuyor. Deyim yerindeyse
“haşırt” diye.
Ruhunun olduğunu fark eden, birçok şeyin üstesinden geleceğini de bilir. Geçmiş,
geçmiştir. Yarınını, ya da bugününü en iyi şekilde değerlendirmek varken, düne
üzülmek nasıl bir düşüncedir? İlk bakışta saçma geliyor ama bunu bir şekilde
yapıyoruz. Hiç mi bir şeyler iyiye gitmez? Hep mi kötü! Hep… Hep…
Dikkat ederseniz burada bir sorun var. Ne olduğunu söyleyeyim; bu söylediğim
bütün sorunları sadece sağlıklı olanlar yaşarlar. Vücudunun bütün azaları yerinde
olanlar yapar. Bir kolu olmayan insan, iki kolu olan insandan daha mutludur.
Çünkü kolun kıymetini biliyor, “Ya bu kolum da olmasaydı, ne yapardım?” diye
düşünerek var olan için seviniyor. Ama iki kolu olan, bunların yokluğunu
düşünerek ne üzülüyor, ne de ders alıyor. Bunların hepsi nereden geliyor?
Rahatlıktan…
Saat gecenin 02:00 si olunca hala uyuyamayan insanın ne gibi problemi olabilir?
Söyleyeyim: “Ya gündüz uyumuştur ya da o kadar boş ve tembel bir insandır ki o
saate kadar hiç yorulmamıştır.” Uyku dediğin; yorulmayana kadar tatlılığını
hissettirmez. Oturmak yorulana iyi gelir, yorulmayana batar. Küçük şeylerden
bahsediyoruz ama bu küçük şeylerin birikiminden ortaya çıkan o devasa görüntü
düşüncelerimizin altını üstüne getiren şeyler. Tek bir tane olsa büyük sorun
olurdu. Bir sürü var ama küçükler… Yani bunları birerli olarak fazla yorulmadan
çözebiliriz. Kolay gelsin.
Servet Saygınoğlu – Küçük Şeyler
Yazinizi son paragrafina kadar onaylayarak okudum. Son paragrafta da haksiz degilsiniz, sadece eksizksiniz. Bizi unuttunuz! Biz kim miyiz! Yorulan ve uykudan calanlariz.
YanıtlaSilBu yaziya yonlenmeden once, Ilk dafa varliginizi farkettim ve iki yazinizi okudum, bu ucuncu.
Hosgeldiniz dunyama
Nuket