7 Şubat 2012 Salı

Usta - Çırak



Bugün iş yerine yeni bir çırak alındı. 15-16 yaşlarında… Şans eseri iş arkadaşlarımızdan birinin memleketlisi (toprağı) çıktı.  Çocuğun üzerinde dizleri yırtık, düşük belli bir pantolon vardı. Saçının ense kısmı upuzun, kaşı çizik, entel demeyim de entel olmaya çalışan paspal bir görünüşü vardı. Çay paydosunda arkadaş başladı sorgulamaya.
- Hakkari'nin neresindensin?
+ Yüksekova
- O ne biçim pantolon öyle,
+ Geçen gün aldım abi, ucuzluktan.
- Yarın giyme o pantolonu. O nasıl ayakkabıdır yaw.
+ Ben seviyorum abi. Onu da ucuzluktan aldım.
-Yarın başka ayakkabı giy öyle gel.
+Tamam abi,
-Adın neydi senin?
+Teoman abi.
-Sevmedim bu ismi, değiştir onu!
{ Kıyafet değiştirilir ama yarına kadar ismini nasıl değiştirecek? diye düşününce gülmekten yattık yerlere. }

Konu devam edecekken konuya daldım. Çocuğu kendi haline bırakmasını istedim. Baskıyla işin yürümeyeceğini anlattım. Ben baskıyla büyüyen biri olduğum için, gurbete ilk çıktığımda fazla tozutmuştum. Tabi zamanla taşlar yerine oturuyor. Bu konuşma sonrasında çocuk yarın kulaklarında bir sürü küpe, vücudunda kırk çeşit dövme ve pirsingli bir şekilde gelmezse iyidir, umarım tozutmaz
J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder