Bugün Erdal Demirkıran'la buluştuk. Güzel bir sohbet oldu. Söylediği en etkili cümlelerden biri ise "Orhan Pamuk gibi bir yazarın kitapları dünyada ilk
sıralardayken, Türkiye'de 20 bin ancak satıyor. Yok, bilmem Ermeni soykırımıymış, neymiş derken adamı dışlıyorlar. Onun kitabının
Türkiye'de sattığı rakamdan fazla satıyor
benim kitaplarım... Normalde egomun okşanması lazım ama zoruma
böyle bir insanın az okunması…"
Yerden göğe kadar haklıydı, Orhan
Pamuk dediğimiz insan Nobel Edebiyat
Ödülü'nü Türkiye'ye getirmiş ilk insandır. “Adamın
siyasi yönünden kime ne?” Verdiği röportaja göre mi değerlendirilmeli, yoksa kitabını okuduktan sonra mı
karar vermeli… Ben de arada bir siyasi konulara değiniyorum iletilerimde… Fakat bu tür şeyler kitaplarımın sayfalarında geçmiyor. Senin
dilini, dinini ayırt etmeksizin bir şeyler yazıp sunduysam,
senin benden alabileceğin ya da kendinde fark
etmeni sağlayacağım bir şeyler mutlaka vardır. Tabi
sözümün özü şu: “Anadolu anaları yemeği yapar ve getirip önüne bırakır. İster yer, ister yemezsin… Benim felsefem de bu: yazıp
sunuyorum, beğeniye hitap etme derdim
yok, 7’den 70’e her insanın kendini sorgulaması gereken anlatılar… İsteyen okur, isteyen de TV karşısında sızar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder