12 Eylül 2012 Çarşamba

Ebeveyn Nifakları

Yeni evlilerin olayı… Hani şu kaynanaların her türlü olaya muhabbete bir şekilde yönlendirici olmaları… Hazmedilebilir tarafı yok. Aile içerisinde ne kadar problem olmuşsa; ya damadın anası damadı dolduruyor, ya da gelinin anası gelini… Bir araya geldiklerinde de ne huzur kalıyor, ne de muhabbet. Aynı yatağa girdiklerinde bile birbirlerine daha evliliğin ilk günlerinden sırt dönmeye başlıyorlar.

Çünkü ikisi de “kendileri” değiller. Aslında o yatakta gelinin anası ile damadın anası birbirine sırt çevirmiştir. Bir arada yaşanılan yani gelin damat, kaynana ve kayın pederden oluşan bir aile ortamı kadar rezil bir durum yoktur. Bu durumda damat akşam eve geldiğinde annesi başlar gelinin neler yaptığını bir bir anlatmaya… Anneyi dinlemeyince de hayırsız evlat olmuş oluyor… Kızın annesi, kızını düşünerek sürekli akıl verir, damadın annesi de sürekli bir şeyler anlatır. İnsanın kaçası geliyor böyle durumlardan… Fakat evlilik denen kalenin içinden çıkınca insan yarım çıkar. Yani hiçbir şey eskisi gibi olmaz.

Kaçmak çare olmuyor, bu bahsettiğim dolduruşçu anne karakterleri en ufak bir sözünden çıkılma durumunda “Sütümü helal etmem” şeklinde duygu sömürüsü yaparak çocuklarına dilediklerini yaptırır ve egolarını tatmin etmeye çalışırlar. Çünkü zamanında kendileri de diledikleri gibi yaşamak istemişlerdir ama anneler ve kaynanalar çıkmıştır karşılarına… “Ben buldum, kızım/oğlum bulmasın” düşüncesiyle hareket ettikçe üste çıkma muhabbetleri başlıyor ve ortalığı meydan muharebesine dönüştürüyorlar.

Nişan ile düğün arasında geçen zaman içerisinde birbiriyle tartışmayan, neredeyse saç baş yolacakmışcasına kavga girişiminde bulunmayan dünürler neredeyse hiç yoktur. Özelikle bu olaylar ev eşyaları alınırken gerçekleşiyor zaten. Gelin bir şey beğeniyor, damadın annesi kabul etmiyor. Damat ise “Anne sen karışma, bunları sen değil, benim karım kullanacak sonuçta.” deyince de damadın annesi “Oğlumu elimden aldılar, hemen de beynini yıkamışlar amaneyyy” diye ortalığı velveleye verir. Eskiden evlilikler ne güzelmiş. Tamam kadının yeri o kadar büyük değilmiş ama gelinin annesi eşya beğenmemezlik yapmazmış. “Ne de olsa onların evi, onların yuvası” diyerek sesini soluğunu çıkarmazmış. Böyle olunca da, damat annesi baskın oluyormuş. Ne bileyim… Valla berbat bir konu… Bunu yazarken bir kez daha soğudum bu evlenme muhabbetlerinden...


Servet SAYGINOĞLU – Ebeveyn Nifakları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder