Yaşım kadar değil, yaşadığım kadarım. Yaşım
ufacık kalıyor yaşadıklarımın yanında. Hayatımda anlam verdiğim şeylerin en
başında geldin sen. Kalp çarpıntısı sadece uzun mesafe koşma sonucunda değil,
yüzünü gördüğümde de oluyormuş. Bunu fark ettirdin bana, üstüne bir de
dizlerimin titrediğini... Heyecan denilen şey, sadece çocuk yaşlarımda vardı, o
da sınıfta ders anlatmak için tahtaya çıktığımda olurdu. Çalışkan öğrenciydim.
Kısa bir süre sonra ona da alıştım. Çıkıp bütün dersi anlatırdım. Heyecan evini
yükleyip gitmişti anlayacağın...
Sen aynısın hala. Hala titriyor dizlerim yanında otururken, hala dilim sürüşüyor
konuşunca. Evet, sana alışmak istemiyorum. Eğer alışırsam, kalbimin çarpacağı
hiçbir şeyim kalmaz. Sen elimi göğsüme koyduğumda duyduğum ses kadar yakın,
aynı zamanda elimin yetişemeyeceği kadar uzaktaki kıymetlim kal…
Servet SAYGINOĞLU – Heye’canım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder