31 Ekim 2015 Cumartesi

Mandalinanın kabuğunu tek seferde soyunca mutlu olan çocuklardık. Ne ara böyle doyumsuz olduk bilemedim.
"Onu tanıdığım için çok şanslıyım" dediğimiz insanlar yanımızda olduğu sürece dünyanın kederi sırtımıza yük olmaz.
Bazen bir masayı silmekle başlarsın ve bütün evi temizlersin. Anladın sen.
Meyve veren ağaç,
Taşlanmayı göze almıştır.
Atılan taşlar incitemez.
------
*Sözüm Olsun kitabından.
Yanımdaki yerini hiçbir şey doldurmaz.
Ne telefonda konuşma, ne de yazışma;
Beni yokluğuna alıştırma.
Ceplerim umutla dolu,
Bana umut verme, müjde ver.
O adam sabah uyanınca seni yanında görmeyi hak edecek ne yaptı?
Seveceksen;
Dudağı çaya, kalbi Allah'a yakın olanı sev.
Hava soğuk, kimse kimseyi tanımıyor, çayımı az önce içtim. Bir battaniye olsa da şu bankta kıvrılsam biraz.
Yumruk kalkmadan evvel akıl gelirse başa,
Yıllarca duvarlara çentik atılmaz boşa.
Aklını kullan, en az bir eser bırakmak için yaşa
ki adının yazıldığı tek yer mezar taşın olmasın!
Gitmişse gitmiş. Bir şey yapmam lazım, gidişinin anlamı olsun diye. Kendimi mi öldürsem yoksa Dilber Ay mı dinlesem karar veremedim.
Okunacak onca kitap, düşünecek onca güzellik varken en büyük pişmanlığım, anlamayacak olanlara ayırdığım vakit olmuştur.
Ruhumuz, bizi düşünmeyenleri
düşünmeye daha çok meyilli.
En kötü karar, daima kararsızlıktan iyidir. Eğer bir yanlış yapacaksan kendi aklınla kabul ettiğin yanlışı yap. Bu durumda suçlayacak birilerini aramaya gerek duymadan, ders alması gereken kişinin kendin olduğunu anlamış olursun.

27 Ekim 2015 Salı

Önce iyi niyetimi kaybettim,
sonra iyi niyetimi kaybedenleri.
Duvar soğuktur ama yaslanmak için insanlardan daha güvenli.
Şimdi "Daha erken" dediğimiz bir çok şeye, bir zaman sonra geç kaldığımızı fark edip "Bizden geçti" diyeceğiz.
Dünya, fukaranın yakasını ölene kadar bırakmaz.
Yazmak, seni sessizce dinleyen, arkadan atıp tutmayan, sırlarını kötü bir durumda yüzüne vurmayan, güvenmekte sınır tanımayacağın bir dostunun olduğundan emin olmaktır.
Sonbahar yaprakları arasında bir battaniyeye sarılıp, üzerime karlar düşene dek uyumak istiyorum.
Yalnızlık en iyi öğretmendir.
Anlatmaz, düşündürür.
Sonra gitgide hissizleşiyorsun azizim. 
Kimse ne muhabbet ehli, ne de yol arkadaşı gibi görünmüyor gözüne.
Onlarca mağaza gezip, hiçbir şey almadan eve dönen bir kadın sana değer veriyorsa eğer, ondan ayrılmak senin ahmaklığın olur. Gidersen; inan, alamadığı bir ayakkabı kadar dahi sana üzülmez.
İyi insanların, iyi günleri olmaz pek. Hatır sorunca söyledikleri iyiyim'ler, dudak tiryakiliğinden gelir.
Bir kahve söyle, kırk yıl sevda hatırına... 
Bir de Ahmed Arif'e selam söyle, de ki: 
"Sonunda vuslat olacaksa, prangalar değer eskitilmeye..."

24 Ekim 2015 Cumartesi

Hala gözlerinin içi gülecek kadar hayattan soğumamış ve içtenliğini kimseden gizlemeyecek kadar temiz kalpli insanlar var dünyada. Çok az kaldılar. N'olur onlara da kıymayın...

22 Ekim 2015 Perşembe

Bedelini ödemediğin hataların varsa, hayatta ondan başka hiçbir şeyden korkmanın gereği yoktur. O mutlaka gelecektir... Yeryüzünün en büyük rahatlığı, hatalarının bedelini ödemiş olmanın rahatlığıdır. O anda insan, vücudunun ya da ruhunun görmüş olduğu zararı en derinden hisseder ama beklenen felaket gelmiştir. Hayatın tecrübesi, unutmak mümkün olmasa da her yaranın dineceğini bir şekilde bildirir insana. Ders alana ne mutlu...

Sevemiyorum...

Sevemiyorum;
düşünmeden konuşanları, pireyi deve yapanları, diline sahip olamayanları, sıkıntısını sevdiklerine hissettirenleri, dinlemeden yargılayanları, sevgili reklamı yapanları, gösteriş meraklılarını, içten pazarlık yapanları, kindarları, kıskançlığı kötüye kullananları, lafı işine geldiği gibi anlayanları, dünyayı kendi etrafında döndürdüğünü zanneden bencilleri, nankörleri, şükretmeyenleri sevemiyorum. Bu tür canlılara tahammül etmekte mecbur olanlara acıyorum...
Meşgul olduğunu söylüyorsa rahatsız etme. Kıymetli olsan, zaten o meşguliyetin bir parçası sen olurdun.

20 Ekim 2015 Salı

Ve bir zaman geliyor, çok yorulduğunu hissediyorsun. Bahardan beklentilerin de azalıyor, hiçbir şeyi beğenmez, hatta çoğu zaman kendine fazla geldiğin oluyor. Yakınındaki kapı başka bir dünyaya açılsın istiyorsun ya da yaşanılanların kötü bir rüya...
İyi adamlar da çok, iyi kadınlar da...
Ama birbirlerine hep geç rastlıyorlar...

Günahımın cezasını, sevabımın sefasını sürmeyecek olan; hayatımla ilgili kararlarımı beğenmeyebilir ama saygı duymak zorunda. İstemiyorsa gitsin. Bu tür insanların hayatımda olmayışı bir eksiklik teşkil etmez Üstelik huzurum diri kalır.
Öğrendim ki, zamana bırakılan birçok şeyin üzerini toz kaplar ve tanınmayacak hale gelir. Çünkü zaman geçtikçe ben; eski ben olmam, bıraktığım da eskisi gibi kalmaz.

19 Ekim 2015 Pazartesi

Bazen kendimi insanların mutluluğuna seyirci olarak görevlendirilmiş biri gibi hissediyorum. Ömür geldi yarıya, hâlâ aynı terane...
Elimden geleni yaptıktan sonra
"Hayırlısı" deyip köşeme çekilirim.
Sonuç kötü olsa da canım yanmıyor.
Kibrinden arınmış insanlar gerek bize,
ötekiler zaten evlat olsa sevilmez.
Kusura baktım, benim için öldün, yasını tuttum, konuyu kapattım. Pardon tanışıyor muyuz?

18 Ekim 2015 Pazar

Kadın, geldiği yere renkleriyle gelir. Onun olmadığı bir hayatın içinde siyah, beyaz ve griden başka renk bulunmaz...
Biz, bize yaşam enerjisi verecek insanlar ararken, karşımıza hayattan soğutacak insanlar daha fazla çıkar. Bu durumda hayatın sunduğu şu altın kural devreye girmeli: "Görmezden gelin.."
Güzel kadınlardan medet ummayın beyler. 
Ya evlidirler, ya da aşka tövbeli... 
Şefkat ve merhamet bir aksesuar değil insan ruhuna dahildir. Kaybedilmesi kolay fakat kazanılması zor, çünkü insanın başına türlü felaketler gelmeden empati yapmayı yeniden hatırlamaz. Ne mutlu kalbinin yumuşaklığına zarar gelmeyenlere...

17 Ekim 2015 Cumartesi

"Canım" dediklerin, canından kolayca vurabilirler. 
Diğerlerinin attığı taşlar, sadece üstündeki tozları alır. 
Bu durumda daha çok parlarsın.
Etrafta düşman aramıyorum, hepsi yanımda.
Sırası gelen, karşıma geçip saldırıyor.
Güvendiğin dağlara kar yağmışsa, yapacak tek şey kalmıştır;
KAY GİT.

16 Ekim 2015 Cuma

Uykuyu seviyor olmamız,
Dünyaya tahammül edemediğimiz içindir.
Karanlığa yakacak mumun yoksa eğer; bu, hayata küsmeni gerektirmez. Ya kendin yanıp aydınlatacaksın yolunu ya da karanlıkta yürümeyi öğreneceksin.
En çok da hayatın sillesini yemiş insanları seviyorum.
Muhabbetin hakkını veriyorlar daima.
Yaşamışlıkları var, acı çekmişlikleri var,
en yüksek damdan düşmüşler.
Anlıyorlar halden.

15 Ekim 2015 Perşembe

Kapattım o defteri... Gelene tüm yollar açık, gitmek isteyene de bizzat biletini alırım. Hiçbir kapının önünde oturup açılmasını bekleyecek ya da kilidi zorlayarak azmimi yıpratacak zamanım yok. Bekleniyor olsam zaten kapıda karşılanırım. Araya mesafe koymayı, kendime kıymet vermeyi ve hüsrana uğrayınca canım acımayacak kadar ölçülü güvenmeyi çivi çakarcasına vura vura öğrendim. Kara toprağın altından su geçer, kupkuru dallar çiçek açar ama bende herkesi kendim gibi görüp baş tacı edecek defter açılmaz.
Bir erkek evlenmek istiyorsa; ya gözü açılmamıştır ya da gözü doymuştur. Gözü açık erkeği kimse kolaylıkla evliliğe ikna edemez.

14 Ekim 2015 Çarşamba

İnsanlardan çok hayvanların sevdiği biri olmayı tercih ederim. İnsanın sevgisinde menfaat, hayvanın sevgisinde sadakat vardır.
Sen git haftada bir kendine özel bir çiçek yaptır, sonra iş yerine götürüp masanda fotoğrafını çek. Ardından facebook'da "Yine biri çiçek yollamış bugün bana. Ama üzerinde isim de yazmıyor. Hay Allah" diye paylaş. Tamam inandım, tamam. Ben de her gün kapımın önünde içine saç teli bırakılmış mendil buluyorum. Ben ona inanayım sen de buna inan. Kapiş? :P
İlk sevgili olduğunuzda 'birbirinize çok yakışıyorsunuz' deyip de ayrıldığınızda 'zaten sana göre değildi, şöyleydi, böyleydi diyen sözde arkadaşlarınızın ağzına ahır küreğiyle vurun.
İnsanın en çok da kendine verdiği sözleri tutmama hastalığı var!

7 Ekim 2015 Çarşamba

Nesini seveyim kışın?

Henüz tam olarak kış başlamadan, bitişinin hayalini kuruyorum. Kışın güzel oluşunu; evinde doğalgaz olup da faturasının miktarını umursamayacak olanlar yaşar. Bir de geçen yıl giydiği kışlıkları yeniden giymek zorunda olmayanlar... Sobasının fırınında kestane veya patates kavuranlar çaresizlikten ötürü kışı renklendirmeye çalışıyorlar. Nesini seveyim kışın? Kimseye yaramıyor.
~ Servet Saygınoğlu

6 Ekim 2015 Salı

Moral insana kefeni yırttırmış.

Mide rahatsızlığımdan bahsetmiştim bir zamanlar, müdavimliğin hakkını verenler iyi bilir. O zaman doktorum bana sıkıntı-stresi yasaklamıştı ve bende olduğu gibi onun dediğini yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Öte yandan Kafka'nın meşhur sözü: "Bu dünya için kendini yıpratman gülünç." sözünü hatırlarım. Böylece son birkaç ayda hayatım gerçekten bambaşka bir hâle dönüştü. Alnım açılıyordu, bende kel olacağımı zannederek seviniyordum. (Korkarsan başına gelir) Şimdilerde saç çıkıyor yeniden... smile ifade simgesi Moral böyle bir şeydir işte. Olmadık yaşta saç da çıkarır, hatta boy bile uzatır.

~ Servet Saygınoğlu