8 Temmuz 2014 Salı

Her Yolun Bir Dönüşü Var!

Ben unutmaya gidiyorum, ama unutamayacağımı bilerek gidiyorum. Komik değil mi? Bence hayır. Mesele unutmak değil aslında, mesele gitmek. Ahımı, günahımı, sevabımı, özlemimi, hüznümü alıp gidiyorum. Yolculuk yapmayı severim ama her yola çıkacağım zaman o çıkışın son olacağını düşünürüm nedense. Daha çıkmadan yolda bir kazanın olacağını ve öleceğimi düşünürüm... Öldükten sonra ailemin eşyalarıma bakacağını, yazılarla dolu defterlerim, not kağıtlarım, masamdaki küllük, hayatından bezmiş bilgisayar, yazı tahtam ve yatağım... Geriye bir şey bırakmam diye düşünüyordum ama şimdi sayınca baya bırakacak şeylerin olduğunu gördüm. Şaşkınım. Trajikomik bir durum. Neyse, her ne kadar melankoliye bağlasam da yolculukların bir dönüşünün olacağını biliyorum. Ya eve, ya da rabbime...

~ Servet Saygınoğlu

4 Temmuz 2014 Cuma

Mesajımı neden geç cevapladın?

Eskiden bir mektup yazardın, 5 günde giderdi. Onun okuyup cevap yazması 1 gün sürer dersek, mektubun cevabının gelmesi 6 gün sürmüş olurdu. Yani eder 11 gün... Mektubun cevabını 11 gün beklerdin. Şimdikiler ise mesaja 5 dakika geç cevap verince gelsin kıyamet... "Neden cevap vermedin?", "Kiminle konuşuyordun?", "Sen beni önemsemiyorsun.", "Zahmet edip yazmasaydın, beklemekten öldüm", "Doğru söyle başka biri mi var?" gibi soruların ardı arkası gelmiyor...

Teknoloji iyi bir nimettir, yüze göze bula
ştırmamak şartı ile. Düşünsene, yazıyorsun ve hemen cevap geliyor. Bir ya da beş dakika fark etmez. Anında cevap vermek gibi bir çile çektirmeyin kimseye. Bulaşık yıkar eli köpüklüdür, lavaboya gidebilir, uyuyakalmış olabilir, yanında annesi-babası olabilir. Sadece kadın diye bir şey yok. Kadınlara taş çıkarır gibi hesap soran erkekler de var. Herkes için söylüyorum. Dünyada üç buçuk milyar kadar karşı cins var, onların arasından seni seçmiş. Kıymet ver, alttan al, ti'ye al, boşa al, depoya al... Yani idareci ol. Sen öfkeliyken o idareci olsun, o sinirliyken sen ol... Yürüyün işte beraber. Demem o ki; yazın terliyor diye tutmadığınız o eli, kışın yana yakıla ararsınız...

~ Servet Saygıno
ğlu

1 Temmuz 2014 Salı

2 Temmuz 1993 Madimak Katliamı

Aklıma ilk gelen şeylerden biri; geçtiğimiz sene olayın üzerinden 20 yıl geçtiği için davaya takipsizlik kararının verilmesi... Takipsizlik kararını veren hükumet belli. Şimdikiler...

Sarıklı ve cübbeli koca bir grup Allah-u ekber nidaları ile 37 tane can aldılar. Madimak otelini yakarak... Genel olarak sarık saran ve cübbe giyenlere asla laf söyleyemem, ama Sivas'takiler müslüman hariç her şeye benziyorlardı. Yüzlercesinden birkaç tanesi Kur'an meali okumamıştır. Hep oradan buradan duydukları ile kendi kendilerine bir din belirleyip yaşamışlar. Fatiha bilse tahiyyat bilmez, tesbih çekse iki kelime bir araya getirip dua etmeyi bilmez. Ama Allah yolunda (!) birbirinden güzel insanları diri diri yakmayı iyi bildiler.

Mesele nedir biliyor musun? Kırk alimi bir delil ile inandırırsın ama bir cahili kırk delil ile inandıramazsın. 'Oku' kelimesi (İkra) kur'anın ilk kelamı değil miydi? Kur'anın emrettiğini yerine getirsin ya da getirmesin özgür iradeye kalmış bir durum... Hangi din insan canını almayı emrediyor? Sorsan "peygamber kafirlere karşı savaşmış, biz de savaşacağız" derler. Sanki peygamberimiz 63 yaşına kadar gece gündüz insan yakmış, kafa kesmiş gibi.

İslamiyet kadar güzel bir din yoktur yeryüzünde. Ama islamiyeti kitabından öğrenip yaşayan o kadar az insan var ki... Bunlarınki müslümanlık değil, yobazlığın, bağnazlığın, münafıklığın nirvanası. Böylelerinin aldığı nefes bile zarar. Hala aramızda volta atıyorlar, hala her şeyi bilirmiş gibi yapıyorlar. Hala Maşallah İnşallah'ı kullanarak bilgisiz-görgüsüzleri kandırmaya ve kışkırtmaya çalışıyorlar...

Dünya imtihan dünyası. 37 tane insanın kaybını 21 yıldır kalbimiz taşıyamıyor, ağır bir yaradır. Güzel insanlara varlığında kıymet verin, öldükten sonra "iyi bilirdik" demenizi onlar duymaz. Yüzüne karşı "iyi birisin" demek varken, durma git ve söyle...

~ Servet Saygınoğlu – 2 Temmuz 1993 Madimak Katliamı