23 Nisan 2013 Salı

Sür Eşeği Niğde'ye

“Eşek hoşaftan ne anlar” diye bildiğimiz atasözünün gerçeği “Eşek, hoş laftan ne anlar”dır. Günümüze kadar gelen atasözlerinden yanlış bildiklerimizden bir tane daha var ki şaşırtıcı olanından…

“Geçti bolu pazarı, sür eşeği Niğde’ye” Mantık olarak baktığımız zaman zor. Bolu nere, Niğde nere?  Peki ‘Bolu’ yerine  Niğde’ye yakın şehir ve ilçelere baktığımız zaman kelime olarak en yakın ‘Bor’ vardır. Bor, Niğde’nin bir ilçesidir. Yani anladığımız şu ki;

“R” harfi özürlü bir vatandaş “Geçti Bor’un pazarı” yerine “Geçti bolu pazarı” dediği için kulaktan kulağa yayılması bu şekilde olmuştur. Sözün gerçeği:

“Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye.”

Servet SAYGINOĞLU

22 Nisan 2013 Pazartesi

2 MiLYON DOLARLIK KADIN


‘İntikam’ dizisiyle oyunculuk kariyerindeki yükselişini sürdüren Beren Saat, Duru’nun yeni reklam yüzü oldu.
Güzel yıldızı, kampanya için Nihat Odabaşı fotoğrafladı. Fiyatını 2 milyon dolar olarak belirleyen Saat, Pepsi’nin
2 milyon TL ve Pantene’in 1 milyon dolarlık tekliflerini kabul etmemişti. Saat’in, Duru’dan 2 milyon dolar aldığı konuşuluyor.*Milliyet Haber

Yorum: Memlekete baktığında 12 milyon sigortalının 6 milyonu asgari ücretle çalışıyor. Yani bir ay boyunca 773 lirayı evlerine getirmek için sabahın nurunda kalkıp akşam güneş battığında evlerine dönüyorlar. O kadar terliyorlar ki otobüsler ahırdan beter kokuyor. Neden mi? Çünkü bunun adı alınteri ile çalışmak. El nasırı, göz çapağı, ayak mayasırı ve sararmış don... ‘Nerede bu adalet?’ diye sorarsanız hemen cevap vereyim:  Adalet, “Adalet mülkün temelidir” sözünün içerisinde sadece bir kelimedir.

Servet SAYGINOĞLU – Haber Yorumları

17 Nisan 2013 Çarşamba

Emeğe Saygı Örneği

SIRADAN BİR SÖZ ÇIKAR KARŞINIZA, 'ALT TARAFI BİR SÖZ' DEYİP GEÇERSİNİZ FAKAT İŞİN BİR DE YAZAN İNSAN İÇİN BOYUTU VAR. EN AŞAĞIDAKİ ÖZDEYİŞİ OLUŞTURMAK İÇİN BİR SÜRÜ YOL DENEDİM, ÇÜNKÜ DÜŞÜNCE İLE SÖZÜN BAĞDAŞMASI HİÇBİR ZAMAN KOLAY OLMAZ VE TÜRLÜ YOLLAR DENEMEK GEREKİR. 'LAFIN SÖZÜN EMEĞE SAYGISI MI OLURMUŞ?' DİYEN KALIN KAFALI İNSANLAR İÇİN SUNUYORUM BU ÖRNEĞİ, SADECE SÖZÜ DEĞİL, O MANAYA ULAŞMAK İÇİN KAT ETTİĞİM YOLLARI DA GÖSTERMEK İSTEDİM. VE SONUCA ULAŞMAK İÇİN BİR BUÇUK SAATTEN BİRAZ FAZLA ZAMAN HARCADIM. BU SÜRE ZARFINDA BEYNİMİN İÇİNDE KAÇ TUR ATTIĞIMI VARIN SİZ TAHMİN EDİN. Ne mi demek istiyorum? Orada burada bir söz paylaşıyorsan, kimin yazdığını da paylaş ki belki birilerinin hoşuna gider ve yazan kişinin öteki yazılarını da okumak ister. Dolayısıyla yol göstermiş olursun. O insan da aradıktan sonra her türlü bulur. Evet şimdi sıralamaya gelelim, ki arada birkaç denemeyi de sildim.

Deneme1: İnsanı büyük başarılara azmettiren daima büyük başarısızlıklardır.

Deneme2:  Her büyük başarının geçmişinde, büyük başarısızlıklar yatar.

Deneme3: Başarısızlıklarında ne kadar büyük acı çekersen, yeni şeyler başarmak için o kadar büyük azmin olur.

Deneme4: İnsan, başarısızlıklarında ne kadar kayıpları olursa, yeni şeyler başarmak için o kadar azimli olur.

Deneme5: Ne kadar büyük başarısızlıklar yaşarsak, kazanma azmimiz o kadar artar.

Deneme6: Başarısızlıklarımızın kaybettirdikleri ne kadar büyükse, yeniden kazanma azmi de o kadar büyük olur.

ULAŞTIĞIM ÖZDEYİŞ: Başarısızlığın bedeli ne kadar büyükse, yeniden başarıya koşmak için sırtımıza vurulan kamçı o kadar büyük olur.

Servet SAYGINOĞLU - Emeğe Saygı Örneği

13 Nisan 2013 Cumartesi

Duygu Sömürüsü

Hani "rütbeni bilecen" diye bir kavram vardır ya, sahiden öyle. Ben kendimi biliyorum, adam kim olursa olsun, iyi yazıyorsa elimi bağlar hürmet ederim, kötü yazıyorsa kötüdür abi. Dibine kadar kötüdür. Çünkü hem çocuk gözüyle bakabiliyorum, hem de yaşlı bir insanın gözüyle. Kendi yazılarım içinde öyle, kimine göre vasattır, kimine göre mükemmel, kimine göre de düşük limitte kalıyor. Kapasite meselesi... Benim tahammül edemediğim; insanların duygularının sömürülmesi. Ablanın yazdığı yazıyı okurken gözyaşlarına boğuluyorsun ama kendisi villasının havuz kenarında güneşleniyor. Senin duygularını kullanarak orada. Aynı şekilde dini zaaflarından faydalanılması. Ülkemizde dini kitaplar yazma ikonu olarak görünürler. Burada kaldıracağı parayı kaldırır ve sonra yurt dışına gidip alemlere akıyorlar. Bizimkiler de onları övmekten dillerinde tüy bitiyor, utanmasalar üzerilerine yemin edecekler.

Servet SAYGINOĞLU - Duygu Sömürüsü

11 Nisan 2013 Perşembe

Terk-i Uyku

Sabahki uyku problemi yataktan değil, evden çıkana kadardır. Sahiden uyandıktan sonra bir yerlerde yatak görüyorsak, yetişeceğimiz bir yerler olsa bile aklımız ya da kalbimiz o yatağa yatmamızı ister. Şayet büyük bir iş değilse, durduk yere uyandıysak, o yatağın ‘gel bitanem gel’ deyişine asla kayıtsız kalamayız.

Kahvaltı yapmadan önce, elimize aldığımız sigarayı yaktırmayan kişi candır.

Kendi açımdan bakacak olursam o sigarayı elimden alacak kişi yok. Hatta gözüm açıldığında elim ilk başucumdaki sehpanın üzerindeki sigara paketine uzanır, bir tane çeker ve yakarım. Yarı uykulu, yarı uyanık halde çektiğim dumanlar uyanmam gerektiğini hatırlatır. Ya da sigara elimdeyken tekrar uyuya kalırım bitmesine yakın iki parmak aramın sızısı ile fırlarım yataktan. Şükür şimdiye kadar yatağı ateşe vermedim.
J

Uyumak nedir bilmeyiz çoğu zaman, uyanmak en kötüsü. Çalar saatin zırlaması ile yastığın ‘niye gidiyorsun?’ çağrısı arasında kalırız bazen. –Şayet uyandıranımız yoksa–  Çivili yatak olsa da sabah uyandığımızda gözümüze ortopedik yatak gibi rahat görünür. Fakat gitmemiz gereken bir yerler vardır ve dolayısıyla onu terk ederiz. Terk etmek deyince de aklıma şu geldi:

Biz terk etmeye, ilk yastığımızdan başladık.

Servet SAYGINOĞLU – Terk-i Uyku