20 Şubat 2013 Çarşamba

Kuaförlük ve Azim

Bir daha dünyaya gelsem, kesinlikle bayan kuaförü olurum. Daha küçükken babam beni bir berberin yanına çırak olarak verecekti. Bu sırada kıraathanede yanında bir arkadaşıyla oturuyordu, bu fikrini duyan arkadaşı babamı engelledi.

"Eğer berberde çalışırsa; yalancılığı, sahtekârlığı öğrenir" dedi ve babam fikrinden vazgeçti. Aradan bir hafta geçmedi, o adamın oğlunun, bulunduğumuz caddedeki berberde çıraklık yapmaya başladığını gördüm.

Başladığım işin daima sonuna kadar giderim, berbere başlasam, iş kuaförde devam ederdi eve Victoria Secret'a kadar tırmanırdım sanırım. Şimdi yazarım, nereye tırmanacağımı biliyorum ama söylemeye gerek yok, vardığım yer: orada olduğumu söyleyecek.

Servet SAYGINOĞLU – Kuaförlük ve Azim

11 Şubat 2013 Pazartesi

Her şey, zamanında...

Bazı yemekler vardır, yemek için ne kadar bekletilirse, tadından o kadar uzaklaşırlar. Zaman akıp gidiyor. Yapmak istenilen şeyler varsa, her şeyi zamanında yapmalı... Geride bırakılan yarım bir şey, yürünen yolda eksikliğini hissettiriyor. Bazen kol, bazen ayak gibi... Eksik yapılana her dikkat edilişte, bir şeyleri daha bırakmış oluyor insan. Günden güne yiyor kendini... Farkında olmadan... Alışmak, bu durumda işe yarıyor. Eksiklerini kabul ederek, yokluklarına alışarak yürümeli. Yoksa daha çok şeyi yitirecektir. Yaşam, böyle insanlar için zordur. Kabullenmedikçe, olduğu yerde takılı kalırlar. Bugünün dününde, yarının evvelki gününde... Her geçen gün, bir gün daha geride kalırlar.

Servet SAYGINOĞLU - Her şey, zamanında...

1 Şubat 2013 Cuma

Arada hüzünlenmek lazım


Arada kendimi koyvermek iyi geliyor. Yoksa robotlaşırız. Bunca hüzün sonrasında mutlu yaşamayı öğrenmek çok güzel bir şey ama hep neşe, hep gırgır, hep umursamaz davranmak bir süre sonra bayıyor. Arada hüzünlenen, gözleri dolan bir insan olduğunu hissetmeli ve açmalı göz musluklarını. Demli çayları bardağa, izmaritleri küllüğe doldurmalı. İyi gelir arada. İyi.