Bu akşam bir sürü çamaşır yıkadım... Yıkarken
baya düşündüm, hatta nasıl başladım, ne zaman bitirdim
bilmiyorum. Dalmışım düşüncelere;
Evli erkeklerin çoğu evlenmeyi önerir bekârlara. Fakat bunu
söylerken ilk cümleleri de "Evine gittiğinde sıcak yemeğin hazır" derler. Şöyle bir sorun var:
Böylesine zahmetkâr hanımların çoğunun kıymetini kocaları bilmez. Ya da kıymet
bilen koca vardır ama kadın hizmet etmez. Hizmet ettiği zaman da, pişman ettirir... Yani önüne
bir tabak yemek bırakıp da o yemeği zıkkıma çeviren...
Kendi adıma düşünürsem: Yani hanımın yapacaklarını şu anda ben yapıyorum. O
yaptığı zaman kıymetini bileceğim. Çünkü halinden
anlarım. Karşıma çıkacak olan kesin burnumdan getirecek
tiplerden biri olur. (Biraz önyargı gibi oldu) "Nereye kadar böyle
gidecek?" diye bir soru mu geldi? "Gittiği yere kadar." Tabak bitecek diye yemekten
vazgeçmiyoruz, ya da birini severken kaç ay, kaç sene seveceğimize de karar
vermiyoruz. Haaa takatten düştüğüm zaman evleneceğim dersem, bu kez de
ihtiyaca binaen evlenmiş olurum. Hani sıcak yemek için evlenenler gibi… Yağmur güzel yağıyor, sabah güneş açar belki…
Servet SAYGINOĞLU - Çamaşır Yıkarken Düşündüklerim
Yazara ait söz, aforizma, deneme, farkındalık ve tespit yazılarının yer aldığı bir platformdur. Alınlıları yazarın imzası ile paylaşmanız rica olunur.
7 Kasım 2012 Çarşamba
6 Kasım 2012 Salı
Erdal Demirkıran'la...
Bugün Erdal Demirkıran'la buluştuk. Güzel bir sohbet oldu. Söylediği en etkili cümlelerden biri ise "Orhan Pamuk gibi bir yazarın kitapları dünyada ilk
sıralardayken, Türkiye'de 20 bin ancak satıyor. Yok, bilmem Ermeni soykırımıymış, neymiş derken adamı dışlıyorlar. Onun kitabının
Türkiye'de sattığı rakamdan fazla satıyor
benim kitaplarım... Normalde egomun okşanması lazım ama zoruma
böyle bir insanın az okunması…"
Yerden göğe kadar haklıydı, Orhan Pamuk dediğimiz insan Nobel Edebiyat Ödülü'nü Türkiye'ye getirmiş ilk insandır. “Adamın siyasi yönünden kime ne?” Verdiği röportaja göre mi değerlendirilmeli, yoksa kitabını okuduktan sonra mı karar vermeli… Ben de arada bir siyasi konulara değiniyorum iletilerimde… Fakat bu tür şeyler kitaplarımın sayfalarında geçmiyor. Senin dilini, dinini ayırt etmeksizin bir şeyler yazıp sunduysam, senin benden alabileceğin ya da kendinde fark etmeni sağlayacağım bir şeyler mutlaka vardır. Tabi sözümün özü şu: “Anadolu anaları yemeği yapar ve getirip önüne bırakır. İster yer, ister yemezsin… Benim felsefem de bu: yazıp sunuyorum, beğeniye hitap etme derdim yok, 7’den 70’e her insanın kendini sorgulaması gereken anlatılar… İsteyen okur, isteyen de TV karşısında sızar.
Yerden göğe kadar haklıydı, Orhan Pamuk dediğimiz insan Nobel Edebiyat Ödülü'nü Türkiye'ye getirmiş ilk insandır. “Adamın siyasi yönünden kime ne?” Verdiği röportaja göre mi değerlendirilmeli, yoksa kitabını okuduktan sonra mı karar vermeli… Ben de arada bir siyasi konulara değiniyorum iletilerimde… Fakat bu tür şeyler kitaplarımın sayfalarında geçmiyor. Senin dilini, dinini ayırt etmeksizin bir şeyler yazıp sunduysam, senin benden alabileceğin ya da kendinde fark etmeni sağlayacağım bir şeyler mutlaka vardır. Tabi sözümün özü şu: “Anadolu anaları yemeği yapar ve getirip önüne bırakır. İster yer, ister yemezsin… Benim felsefem de bu: yazıp sunuyorum, beğeniye hitap etme derdim yok, 7’den 70’e her insanın kendini sorgulaması gereken anlatılar… İsteyen okur, isteyen de TV karşısında sızar.
5 Kasım 2012 Pazartesi
Dürüst Olmak
Cam
macunu gibi her karşısına çıkana kendini beğendirme maksadıyla şekillere girmek;
pazarlamacının işidir. Çünkü menfaat meselesidir, içten gelen bir davranış
değil. Kaç tane berber: "Bugün on insanın saçını-sakalını kesip de
ailesinin yanına tertemiz göndereyim” düşüncesiyle tıraş yapıyor?..
Yoksa “Bugün birkaç kişiyi tıraş edip harçlığı çıkarsam bana yeter.” diyor? Ya da kaç tane fırıncı: “Bugün yüz kişinin sofrasına ekmek hazırlamam gerekiyor” neşesiyle ekmeği yapıyor? Yoksa “Bugün en az yüz ekmek satmam lazım. Yoksa çöpe gider, zarar ederim.” mi diyor.
Mesele ne kadar dürüst olunduğudur. Para için değil. İnsan kendisi dürüst olunca, para zaten kendiliğinden geliyor. Yani para için dürüstlük değil, dürüst olunduğu için paranın gelmesidir doğru olan…
Servet SAYGINOĞLU – Dürüst Olmak
Yoksa “Bugün birkaç kişiyi tıraş edip harçlığı çıkarsam bana yeter.” diyor? Ya da kaç tane fırıncı: “Bugün yüz kişinin sofrasına ekmek hazırlamam gerekiyor” neşesiyle ekmeği yapıyor? Yoksa “Bugün en az yüz ekmek satmam lazım. Yoksa çöpe gider, zarar ederim.” mi diyor.
Mesele ne kadar dürüst olunduğudur. Para için değil. İnsan kendisi dürüst olunca, para zaten kendiliğinden geliyor. Yani para için dürüstlük değil, dürüst olunduğu için paranın gelmesidir doğru olan…
Servet SAYGINOĞLU – Dürüst Olmak
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)